Kapak Fotoğrafı: “The Dryad (Peri)”, Evelyn de Morgan
Atalarımız tanrı ve ruhlarla dolu, büyülü bir dünyada yaşıyorlardı, şifalı bitkileri kullanma yöntemleri de buna bağlı olarak farklıydı. Modern “rasyonel” fitoterapinin aksine, sezgilerini kullanıyorlardı. Doğayla doğrudan, tefekküre dayalı iletişim kurmanın yollarını biliyorlardı. Tinleri bitkilerdeydi, dolayısıyla onlara analitik olarak dışarıdan bakmıyorlardı. Doğa onlara kendisini gizemli yollarla gösteriyordu.
Onlar için doğa, daha yüksek güçlerin birer aynasıydı, bu sebeple bitkileri tanrılara adıyorlardı. Bitkilerin hangi tanrıya adandığı etkisine göre değişiyordu. Örneğin gül aşk tanrıçasına, meşe ise bereket tanrısına atfediliyordu.
Bitki bilgisi, yazılı kanıtlarla değil, mit ve efsaneler yoluyla aktarılırdı. Böylelikle teorilere değil deneyime dayanıyorlardı. İmza doktrini bitkilerde hissetmek için, bitki ritüelleri ise doğanın özüne yakın olmak için kullanılırdı. Bu anlamda şifa zaten doğayla karşılaşmaktan ötürü gerçekleşiyordu.
Sözlük
Signaturenlehre (Alm. – German)
İmzalar doktrini, örneğin renk, şekil, tat veya kokudan bitkinin olası etkileri hakkında sonuçlar çıkarılabilecek eski bir bilgi yoludur. Bitkinin doğasını deneyimlemenin meditatif bir yoludur.
Mythen & Sagen (Alm. – German)
Mit ve efsaneler, atalarımızın gelenekleri olup nesilden nesile aktarılan şifa bilgileridir. Bunlar sadece birer hikaye olmayıp derinliği keşfedilmesi gereken bilgi hazinelerini de içlerinde barındırmaktadırlar.
Bir cevap yazın